5 Nisan 2016 Salı

Şehir Günleri Ve Yeni Hayat

Yeni Hayat

Kuşluk vaktiydi.Dün gece doğan bir kelebek bu zıkkım dört duvar binanın beşinci katında buldu beni.Gidiyorum bu kanatları son çırpışım size doğru.Altımda asfalt başımda gökyüzü kızıla dönen.Oturayım da sana şiir kurayım dedim bari.


Şehir Günleri

Durdum döndüm yüzümü sana
Kutsalım neyse ona döner gibi.

Tanrı ne istediyse bu dünyadan onu
getirdim sana.

Sağ elimde kelebek can havliyle
bir başak nasıl eğilir ve ezilirse rüzgardan
Öyle terketti bizi.
Sol elimde aksak bir isyan yahut biraz ibadet
biraz sevab işçiliği
Bu ne hasret bu ne türkü dilimde.

Bu dünyadan her geçtiğimde utanıyorum.

Yaz günü, içim ılık
İçim geç inen bir gece gibi.

Bu kentin sancısı bizi boğmadan
Kendi ellerimizle
Sana sarılmak istiyorum
Süte dadanan bir bebek
Mermi sesinden ürken bir çocuk gibi
Değil derdim yaşamak
Korkuyorum.


Çünkü yarın öleceğim
"ama" diyecekler arkamdan
iyi-kötü adamdı.
Sen ama deme.
Boşver bu kederi arsız havası isli kenti
ve korkularımızı yıka yıka geldiğimiz geçmişimizi.
Dişe dokunur bir şiir gibi hatırla beni
her mısrada sol memenin üstünden bir kuş uçsun
sağ memenin üstüne bir kelebek konsun.
Böylece adalet içimde yıkılan bir kent olmaktan çıkıverir.
Ne yana dönse toprakta rahat ederim.

Şayet ama demezsen
Bir yetim sevindir
Onu ellerinle sev
Onu öyle sarıl ki
Unutsun annesini.

Günler geçiyor
Azalıyorum.

Ayvanda unutulmuş bir dizi kırmızı biber geliyor aklıma
Yahut patıcan kurusu dizilmiş ipe
Ötede bir bostan var
Düş çapalıyoruz nöbetleşe.
Kafamı kaldırınca dört yanım şehir
Sudan koparılmış balık yahut
Suda aksinden korkan bir kedi gibi geçiyor saatler.
Dilsiz bir rüyadan
uyanamıyorum
uyanamıyorum
uyanamıyorum
Kurtar beni.

Hiç yorum yok: